Erzurum’un Kalesi: Erzurumlu İbrahim Hakkı

Hak şerleri hayr eyler 

Zannetme ki ğayr eyler 

Ârif anı seyreyler 

Mevlam görelim neyler

Ne eylerse güzel eyler

mısralarıyla hafızalarda yer edinen ve bu mısralarla bizlere bir yaşam manifestosu sunan alim, mütefekkir ve şair Erzurumlu İbrahim Hakkı 18.yy’ın yetiştirdiği önemli münevver şahsiyetlerden biridir. 1703 yılında Erzurum, Hasankale’de doğmuştur. Şair olmasının ötesinde yaşadığı çevrede bir öğretmen olarak görülmüştür. Kendisi alim ve mütefekkir olmasının yanında astronomi, matematik, zooloji, sosyoloji gibi farklı disiplinlerle alakalı çalışmalar yapmıştır. İbrahim Hakkı, öncelikle babası Osman Efendi’nin ilm-i terbiyesinden geçmiş ve babasından gördüğü şefkat ve ilim aşkı kişiliğinin oluşmasında kilit bir rol oynamıştır.  Tillo’da babası vesilesiyle ömrü boyunca kendisine vefa göstereceği, İbrahim Hakkı’daki cevheri görüp işleyecek olan hocası İsmail Fakirullah ile tanışmıştır. Hocasıyla Tillo’da tanışan şair Tillovî olarak anılmaktadır ve şiirlerinde Fakirî takma adını kullanmıştır. 

Erzurumlu İbrahim Hakkı, şiirlerinde aklı kalbin hizmetine koşturmuştur. Şair, Anadolu irfanının, kalbin ve ilmin şiirin mayasını oluşturduğunu düşünmüş şiirleriyle muhabbet iklimine yükselmek için ilmin ve irfanın merdivenine basmış ve bu düşünce üzerine şiirlerini kaleme almıştır. İbrahim Hakkı’nın şiirlerinin ayırt edici yanı şiirlerinin insana derin ve ulvî duygular telkin etmesidir.  İbrahim Hakkı ve hocası İsmail Fakirullah’ın muhabbeti meşhurdur aralarından bir muhabbet kaynağının aktığı söylenir.  Hikaye’ye göre o dönemde bir grup insan toplanıp İsmail Fakirullah’a gitmiş ve kendisine öğrencisi olan İbrahim Hakkı’nın eserlerinin fazlaca olduğu halde kendisinin neden eser vermediğini, yazmadığını sorulmuşlardır.  İsmail Fakirullah’ın cevabı ise şu şekilde olmuştur: Biz de Erzurumlu İbrahim Hakkı’yı yazdık. İbrahim Hakkı, kendisinin yetişmesinde bu denli etkili olan, ruh ikliminde iz bırakan ve ondaki cevheri görüp işleyen hocasına vefasını o vefat ettikten sonra da sürdürmüştür.

İbrahim Hakkı hocasının türbesine yakın bir kule inşa ettirir, bu kuleye bugün üstad kalesi denilmektedir. İbrahim Hakkı bu kaleyi astronomi ve mimari bilgisini kullanarak öyle bir inşa etmiştir ki ilkbaharın başlangıcı sayılan 21 Mart günü sabahında yeni doğan günün ilk ışıkları bu kaleden süzülerek İsmail Fakirullah’ın mezar taşını aydınlatır. Türbenin duvarlarından birine ise Erzurumlu İbrahim’in şu sözü iliştirilmiştir: “Yeni yılın ilk güneşi eğer hocamın başı üzerine düşmezse ben o güneşi neyleyeyim.” Biz de bu büyük vefa örneği olan kadirşinas, mütefekkir, şair ve hayatına daha birçok ilmi çalışmayı sığdırmış Erzurumlu İbrahim Hakkı’ya selam edelim. Mevla’ya Emanet olsun Erzurumlu İbrahim Hakkı.. 

Esra Yılgın

Yazar