KIRIM’IN DAĞI CENGİZ DAĞCI

Cengiz Dağcı 1919 yılında Kırım’ın Yalta şehrinde gözlerini açtığında aynı zamanda Rus emperyalizminin zulmü ve baskıları ile de karşılaşmıştır. Genç yaşlarda Kırım’dan sürülmüş, hayatı boyunca vatan hasreti çekmiş ve eserlerinde de bu duyguyu okurları ile paylaşmıştır.

Bahçesaray’dan Kaşgar’a varana kadar binlerce minaremiz göklere uzanıyor. Bize Tatar diyorlar, Türkmen diyorlar, Kazak diyorlar, Özbek diyorlar, Azeri diyorlar, Karakalpak, Uygur, Kabardin, Başkırt, Kırgız diyorlar. Bunlar hep yalan! Deniz parçalanamaz, biz Türk’üz! ‘ diyerek toplumların ayrıştırılmasına karşı çıkmış ve birleşmeyi savunmuştur.

Eserleri çoğunlukla yaşadıkları ve gördükleri olaydan doğmuştur. Kırım Pedagoji

Enstitüsünde eğitim görmüştür ancak ikinci sınıfta iken İkinci Dünya Savaşı çıkmış ve Ruslarla birlikte savaşmak zorunda kalmıştır. Savaş sırasında Almanlara esir düşmüştür. Savaşı müttefik devletlerin kazanması ile esir kaplarından kurtulmuş ve Londra’ya yerleşmiş, hayatının sonuna kadar da burada bulunmuştur. Savaşın sonlarında Almanların kurduğu Türkistan Lejyonuna katılmış ve böylece bu sefer de Ruslara karşı savaşmıştır. Ömrü boyunca hiç Türkiye’ye gelmemiş olmasına rağmen ‘Türkçe bana anamın konuştuğu dil’ diyerek yazı dilinde Türkçeyi kullanmıştır.

Eserlerinde Kırım Türklerinin vatanlarına dönüşlerine ve öz benliklerini hatırlayıp savaşmalarına yer vermektedir. Karşılaştığı zorluklar sırasında ona en çok destek olan savaş sırasında tanıştığı eşi Regine Hanım’dır. Ona olan sevgisini Regina adlı eserinde zarif ve berrak sözleri ile tüm saflığıyla göstermektedir.

Onlar Da İnsandı, Korkunç Yıllar, Yurdunu Kaybeden Adam, İhtiyar Savaşçı, Üşüyen Sokak, Ölüm ve Korku Günleri, Dönüş gibi eserlerine verdiği isimlerle kendi hayatını da özetlemiştir yazar. Yazdıklarında dönem eleştirisini yapmış, özgürlük adına mücadele vermenin gücünü anlatmıştır. Böylece halkın hafızasını korumuş ve yaşananları canlandırmıştır.

Onun da sayesi ile insanlar kendi güçlerini fark etmişler ve toprakları için ciddi mücadeleler vermişlerdir. Cengiz Dağcı’nın sesini günümüzde Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu taşımaktadır. Çünkü verilen mücadele hale son bulmamış ve haksız işgaller sürmektedir. Bunun içindir ki Kırım halkı sahip olduğu değerlere sıkıca sarılmışlardır. 

Cengiz Dağcı çok sayıda roman, hatıra hikaye ve denemeler yazmıştır. Aynı zamanda

yaşamı boyunca pek çok ödül almıştır. Eserlerinde verdiği ayrıntılı betimlemeler ile okuruna Kırım’ı yaşama imkanı sunmuştur. Eserlerinde hüzünlü ve güçlü bir dil kullanmıştır. 1 Ekim 2011 yılında hayata gözlerini yummuş ve hep kavuşmak istediği toprağına, Kırıma, Kızıltaş köyüne defnedilmiştir.

Yazarın Korkunç Yıllar eseirnde şöyle bir pasaj vardır; ‘Bilir misin, o yurt sensiz yaşayamaz. Bilir misin, o yurdu Tanrı sana emanet etti. Yalnız seninle var olacak o yurt. Sensiz, bağlarında bal yerine zehir akacak; sensiz evlerinde, saraylarında, baykuşlar ötecek; dağları

aşılmaz, yolları geçilmez olacak; o cennet cehenneme dönecek’. İşte tam da bu sözlerin gösterdikleri yüzünden Cengiz Dağcı’yı haykırarak anlatmalıyız. Çünkü o bu milletin damarlarındaki kandır, akması gereğidir.

Ayşenur Köse

Yazar