Topluluk olarak düzenlemiş olduğumuz Monokl Okumaları’nın bu dönemki beşinci programını 5 Ocak’ta gerçekleştirdik.
Programımızda tahlil edilen kitap Nurettin Topçu’nun kaleme aldığı Türkiye’nin Maarif Davası idi. Bir fikir insanı olan Nurettin Topçu’nun eğitimle ilgili söyleyecek elbette sözü vardı. Ve bizler de o sözleri anlamaya ve anlamlandırmaya çalıştık.
Bu anlam yolculuğunda bizleri kırmayıp programa konuk olarak katılan Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Prof. Dr. Ergün Yıldırım, bizlere Nurettin Topçu’nun hem kendisiyle ilgili hem de fikirleriyle ilgili çok değerli bilgiler verdi.
Programımızın ilk bölümünde Monokl Okumaları katılımcılarından Yusuf Nedim Ayhan kitapla ilgili düşüncelerini paylaştı. Programın ikinci bölümünde ise konuğumuz Prof. Dr. Ergün Yıldırım konuşmalarını yaptılar. Prof. Dr. Ergün Yıldırım, konuşmasına “Nurettin Topçu, maarif davası olan bir insandır.” diye başladı. “Topçu, bir fikir insanıdır. Kendisi bir filozoftur.” diye de konuşmalarına devam ettiler.
Sayın Yıldırım, dava nedir ne değildir diye bahsettikten sonra şöyle devam etti:Dava dediğimiz şey bir iki prensibe dayanması gerekiyor. Bunlardan bir tanesi de metafiziktir. Siz hangi ideolojinin davasını savunuyorsanız savunun metafiziği olmayan bir dava, dava olamaz. Nitekim Nurettin Topçu’da mistik bir insandır. Bu sebepledir ki metafiziğe çok önem veriyordu. Özellikle metafiziğin doğurduğu ruha.
Sayın Yıldırım, Nurettin Topçu’nun sadece düşünen, yazan bir insan olmadığını kendisinin bir hareket adamı olduğunu da belirtiyordu. “Varlığın oluşu harekettir. Hareket yoksa varlıkta yoktur.” Nitekim Topçu’nun çıkardığı Hareket dergisi etrafında insanların toplandığını ve şu an bu insanların o dönemlerde kavradıkları hareket fikrine halen sahip olduklarını ve bu yönde çalışmalar yaptıklarını belirtti.
Nurettin Topçu’nun, özellikle eğitimde daha çok hissedilen Türk modernleşmesine karşı çıktığını ve ‘neden modernleşelim?’ diye sorguladığını aktaran Yıldırım, Topçu’nun neden Türk modernleşmesine karşı çıktığını da aktardı.Nurettin Topçu’nun Türk modernleşmesine karşı çıkmasının sebebi taklit üzerine bir modernleşme olduğu içindir. Çünkü taklitçiliğin her biçimi başımıza beladır. Tabii sadece bu değil. Topçu, aynı zamanda dini, tarihi ve geleneği reddeden bir modernleşmeye de karşı çıkmıştır.
Topçu, değerlerimizi korumayı en çok savunanlardandır. Ama insanımızı ve toplumumuzu geriye götüren bir gelenek bizim değerimiz olmayacağını da belirtir. Hatta Nurettin Topçu, İslam Rönesansı kavramını ortaya koymuştur. Bu toplumda bir rönesansın olmasını istiyordu.Prof. Dr. Ergün Yıldırım, Nurettin Topçu’nun kitleler üzerinden değil bireyler üzerinden bir değişim olacağını düşündüğünü ve bu sebepten dolayı bireye ve birey olmaya öner verdiğini söyledi.
Ve birey olmanın temel meselesini de bizlere aktardı. Birey olmaktaki temel mesele herhangi bir olaya evet veya hayır diyebilmektir. Ama bunu söylerken herhangi bir yönlendirmenin olmaması gerekir. Kendi irademizle bunu diyebildiğimiz zaman birey olabiliriz. İrade sahibi olan davası olan biridir.
Prof. Dr. Ergün Yıldırım, sözlerine son vermeden önce ‘heyecansız hiçbir fikir hareket doğurmaz. Bu sebepten dolayı heyecanınızı kaybetmeyin ve her zaman hareket halinde kalın. Cehd ehli olun’ diye belirtti.Programımıza konuk olan Prof. Dr. Ergün Yıldırım’a, sunum yapan ve katılım sağlayan dostlara ve ev sahipliğinden dolayı Türkiye Yazarlar Birliği İstanbul Şubesi’ne teşekkür ediyoruz.
Hareket halinde kalın dostlar.